''Abdest Almak'' islam Dinine Göre Abdestin Önemi Ve Açıklamalar

''Abdest Almak'' islam Dinine Göre Abdestin Önemi Ve Açıklamalar

”Abdest Almak” islam Dinine Göre Abdestin Önemi Ve Açıklamalar
”Abdest Almak” islam Dinine Göre Abdestin Önemi Ve Açıklamalar
''Abdest Almak'' islam Dinine Göre Abdestin Önemi Ve Açıklamalar

Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Namaza kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere
kadar ellerinizi yıkayın, başınızı mesh edin ve ayaklarınızı da topuklara
kadar yıkayın. (Maide - 6)


Abdest, ab (su) ve dest (el) yani elsuyu anlamında Farsça birleşik bir
kelimedir. Arapça aslı ise vudü’dur. Vudü, maddi ve mânevî kirlerden arınmak,
temizlenmek demektir.
Abdest gerçekten dünyada eşi olmayan ve sadece müslümanlar tarafından
uygulanan İlâhi bir temizlik sistemidir. Günde beş defa abdest alan
müslümanlar ter, kir, mikrop ve ayak kokusu gibi maddi kirlerden arındıkları
gibi günah denilen mânevî kirlerden de arınır ve mahşer günü Allah’ın huzuruna
tertemiz ve yüzü ak olarak çıkarlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kuşkusuz benim ümmetim kıyâmet gününde abdest izlerinden
yüzleri, elleri ve ayakları (nur gibi) parlak olarak (mahşer yerine) dâvet
edilecekler. Kimin yüzünün parlaklığını arttırmaya gücü yeterse, bunu
yapsın (çok abdest alsın). (Buhârî - Müslim)
İnandığı halde abdest almaya üşenenler ve alınları secde görmeyenler
kıyâmet günü yüzleri kapkara ve korkunç bir şekilde sorgulanmak üzere
mahşer yerine giderken,
Dünyada abdestlerini güzelce alanlar ve beş vakit namazlarını düzenli
bir şekilde kılanlar, abdest azaları nur gibi parıldayarak ve gülümseyerek
mahşer yerine gidecekler.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimse abdest alırken, ağacın yaprakları döküldüğü gibi onun
da günahları dökülür. (Beyhakî)
Bir kimse abdest almaya başlayınca, sonbahar da ağaçların yaprakları
döküldüğü gibi onun da günahları dökülür ve küçük günahlarından arınır.
Ya büyük günahlar?
Onlar için özel tevbe gerekir. Örneğin, kılmadığı namazları, oruçları
kaza etmesi ve üzerinde kul hakkı varsa, onlarla helâlleşmesi gibi.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim abdestini güzelce alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının
altına kadar bütün vücudundan çıkar. (Müslim - Nesâî)
Abdest basit bir el, yüz ve ayak yıkama olayı değil, insanı tırnaklarının
altına varıncaya kadar günahlardan arındıran ve kararan gönülleri aydınlatıp
huzura kavuşturan mânevî temizlik sistemidir.
Maddi ve mânevî kirlerden arınmamız ve kararan gönüllerimizin aydınlanıp
huzura kavuşması için abdestlerimizi güzelce alalım ve beş vakit
namazı düzenli bir şekilde kılalım.
Abdesti güzelce almak için, öncelikle abdestin farzlarını, sünnetlerini
güvenilir kaynaklardan öğrenip uygulayalım, bid’atlardan ve şeytanın dürtülerinden
(evhamlardan) titizlikle kaçınalım.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bu ümmetten ileride öyle kimseler gelecek ki, onlar duada ve temizlikte
haddi aşacaklar. (Ebû Dâvûd - İbni Mâce - Hâkim - İbni Hibban)
Peygamberlerden sonra insanların en iyileri olan sahabeler abdest, gusül
ve diğer temizlik işlerinde sadece Allah’ın ve Resûlünün emirleri olan
farzları ve sünnetleri uygularken,
Günümüzde sayıları azımsanmayacak kadar pek çok kimse, abdesti
güzelce alayım derken kaş yaparken göz çıkarıyor yani farzları, sünnetleri
terk edip bid’atlara sarılıyor, özellikle abdest ve gusül alırken şeytanın dürtülerinden
kaynaklanan evham bataklıklarında oyalanıyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Abdest vesvesesinden (evhamlarından) Allah’a sığının. (İbni Ebû Davud)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kuşkusuz abdest şeytanı (abdest alanla uğraşan şeytan) vardır ki,
ona el-velhan denir. (İbni Mâce)
Su uyur, düşman uyumaz” derler. Gözle görülmediği için en büyük ve
en tehlikeli düşmanımız olan şeytan uyumadan, usanmadan sürekli bizimle
uğraşır ve kalbimize vesveseler verip îmanımızı çalmaya ve bizi hak yoldan
saptırmaya çalışır. Bunda başarılı olamazsa, abdest almamıza ve namaz
kılmamıza engel olmaya çalışır. Bunda da başarılı olamazsa, abdest
alırken ve gusül yaparken kalbimize vesveseler verip, şurasını yıkamadın,
burası kuru kaldı ya da bir defa mı, iki defa mı yıkadın gibi varsayıma dayalı
kuşkularla bizi lavabonun başında tutmaya çalışır. Sonuçta yine olmadı
diye kalbimize kuşkular verip gönlümüzü sıkar ve bizi abdestten, namazdan
soğutmaya çalışır.

Şeytanın bu oyununa gelmemek için abdeste başlarken “Eûzü billâhi
mineş’şeytânir’racîm
” diye önce, el-velhân denilen şeytanın vesvesesinden
Allah’a sığınalım. Abdest alırken elimi yıkadım mı, yüzümü yıkadım mı
ya da acaba kaç defa yıkadım gibi varsayıma dayalı evhamlardan şiddetle
kaçınalım, garanti olsun diye kesinlikle bir defa daha yıkamayalım ve abdest
aldıktan sonra kuşkulanarak tekrar lâvaboya geri dönmeyelim.
Abdestte yüzü, elleri ve ayakları birer defa yıkamak ve başı bir defa
mesh etmek farzdır. Ağzı, burnu, yüzü ve elleri üçer defa yıkamak ise sünnettir.
Şeytanın oltasına takılıp sonu belirsiz evham bataklıklarına sürüklenmemek
için,
Yüzümüzü, ellerimizi birer defa yıkamış ya da ağzımızı ve burnumuzu
hiç yıkamamış olsak bile abdestimiz yeterli olduğundan, gönül huzuru ile
namazımızı kılalım ve evhamdan kaçınalım.
Şeytanın asıl amacı, varsayıma dayalı hayâli kuşkularla bizi oyalayıp
karamsarlığa sürüklemek ve sonuçta dinin direği olan abdestten, namazdan
ve hatta îmandan koparmaktır.
Abdest almanın sağlık ve psikolojik açıdan yararları
Abdest almaya başlarken, önce eller yıkanır. Neden?
Ellerimiz bedenimizin temizlik aleti olduğu ve diğer abdest azalarımızı
ellerimizle yıkayacağımız için abdest almaya başlarken öncelikle ellerimizi
yıkamamız doğal ve zorunludur.
Sonra ağız?
Sindirim sistemi ağızda başlar ve biz gıdalarımızı ağız yolu ile alırız. Bu
nedenle ağız ve diş sağlığımızı korumak, ağız boşluğunda ve dişler arasında
zararlı bakterilerin yuvalanıp çoğalmasını önlemek için, her abdest alışı-
mızda bol su ile ağzımızı üç defa yıkamak sağlığımız açısından gereklidir.
İşte beş vakit namazı düzenli bir şekilde kılan müslümanlar, her abdest
alışlarında ağızlarını üçer defa bol su ile yıkadıkları ve misvak (doğal fırça)
ile de fırçaladıkları için onların ağız boşluğunda ve dişleri arasında zararlı
bakteriler yuvalanıp çoğalamaz.
Sonra burun?
Solunum sistemi burunda başlar ve biz her an atmosfere karbondioksit
gazı verip oksijen gazı alırız. Solunum esnasında hava ile giren tozların ve
yabancı maddelerin pek çoğu burunda tutulur ve üst solunum yollarına gitmeleri
önlenir. İşte beş vakit namazı düzenli bir şekilde kılanlar her abdestalışlarında burun içlerini üçer defa bol su ile yıkayıp, sertçe sümkürürken,
bu yabancı maddeler ve sümük denilen yapışkan salgı dışarı atılır ve solunum
yolları bunlardan arındırılmış olur.
Sonra yüz, el ve ayaklar?
Dışa açık olduğu için en çok kirlenen, terleyen yüzümüz, ellerimiz ve
ayaklarımız belirli vakitlerde yıkanınca, buralarda bakterilerin yuvalanıp ço-
ğalması önlenir ve deri yolu ile bedene girmeye çalışan mikroplar imha edilir.
Ayrıca bedendeki elektriğin fazlası dışarı atıldığından insan gerilimden
kurtulup rahatlar, yorgunluğu ve baş ağrısı hafifler.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Gazab (öfke) şeytandandır, şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Sizden
biriniz kızdığı zaman gusül (veya namaz) abdesti alsın; çünkü su ateşi
(öfkeyi) söndürür. (İbni Asâkir - Ebû Nuaym)
Aşırı öfkelenen kimse hemen soğuk su ile abdest alır ya da ılık su
ile gusül yaparsa, kan dolaşımı kolaylaşır, sinir sistemi rahatlar, yükselen
tansiyonu, şekeri düşer, fazla elektriklenmeden kaynaklanan gerilimi gider,
öfkesi sakinler ve psikolojik açıdan rahatlar.
Abdestte ve gusülde yıkanan yerleri hafifçe ovmak yani masaj yapmak
Hanefî ve Şâfî’de sünnet, Mâlikî’de farzdır. Çünkü abdest alan ya da gusül
yapan kimse yıkadığı yerleri hafifçe ovar yani masaj yaparsa akupunktur
noktaları uyarıldığı için vücudun direnci artar, bağışıklık sistemi güçlenir,
kan dolaşımı kolaylaşır ve vücuttaki enerji dağılımı dengelenir.
Abdestin yararları kuşkusuz bunlarla sınırlı değildir. Bunların ötesinde
daha pek çok yararları vardır ama ibâdetlerdeki asıl amaç ihlâstır yani her
şeyi sadece Allah rızası için yapmaktır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimse güzelce abdest alsa, sonra (tefekkür için) başını göğe
doğru kaldırıp “Eşhedü en lâ ilâhe illâllahü vahdehü lâ şerîke leh
ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlüh” derse, cennetin
sekiz kapısı açılır, (o anda ölse) dilediği kapıdan cennete girer.
(Ebû Dâvûd - Nesâî - Hâkim - Taberânî -Ahmed İbni Hanbel)