Allah'ın aslanı Hz. Ali ile hırsız yahudi - Dini Hikaye

Allah'ın aslanı (Haydar) Hz. Ali ile hırsız yahudi - Dini Hikaye
Allah’ın aslanı Hz. Ali ile hırsız yahudi
Allah’ın aslanı Hz. Ali ile hırsız yahudi

Günün birinde İslâm’ın dördüncü halîfesi Hz. Ali (ra) ile bir Yahûdî arasında mahkemelik bir hâdise cereyân eder. İkisi birlikte mahkeme reisi Kādı Şüreyh’in huzuruna çıkarlar. Hz. Ali (ra), da‘vâcı olarak şikâyetini şu şekilde yapar:

Bu adamın sırtındaki şu kürk, benim kürkümdür. Onu bir süre önce kaybetmiştim. Bu kürkün, benim kaybettiğim o kürk olduğuna hiç şübhem yok. Kürkümü geri istiyorum.” Bu iddiayı Yahûdî kesinlikle reddeder: “Hayır bu kürk, benim kendi malımdır. Onu hiçbir yerden çalmadım” der. Kādı Şüreyh, Hz. Ali (ra)’ın bir kürk için yalan söylemeyeceğini kesinlikle bilmesine rağmen, ondan bu iddiasına şâhid getirmesini, delille isbâtlamasını ister.
Hz. Ali (ra), mahkemeye şâhid olarak oğlu Hasan ile Hüseyin’i gösterir. Fakat Kādı Şüreyh, onların şehâdetini kabûl etmez. Çünki ikisi de Hz. Ali (ra)’nin birinci dereceden yakınlarıdır. Yakın akrabanın şehâdeti ise mahkemede geçerli olmamaktadır. Hz. Ali (ra)’nin başka bir şâhidi de yoktur. Bu sebeple da‘vâsını isbât edemez. Bunun üzerine Kādı Şüreyh, da‘valı Yahudi’ye yemin teklîf eder. Yahûdî, derhâl kürkün kendine âit olduğuna dâir yemin eder. Böylece da‘vâ bitmiş ve Hz. Ali (ra)’ın aleyhine neticelenmiş olur.

Yahudi’yi bir düşüncedir alır. Müslümanların halîfesi olan Hz. Ali (ra) ile birlikte mahkeme huzuruna çıkıp neticenin Hz. Ali (ra)’ın aleyhine, kendi gibi sıradan bir Yahûdî vatandaşın lehine neticelenmesi, hakîkaten görülmüş, duyulmuş bir şey değildir. Bu hususu düşündükçe, Müslümanların hakperestliğine ve adâlet anlayışlarına karşı hayranlığı artar. Ve işin hakîkatini kadıya anlatıp Müslüman olur. Hz. Ali (ra) da İslâm’a giren Yahudi’den kürkünü geri almayıp ona hediye etti