Doğru Olmanın Faziletleri

Doğru Olmanın Faziletleri
Doğru Olmanın Faziletleri

Sakafi kabilesinden Abdullah oğlu Süfyan(ra) peygamberimize “Ey Allah’ın Resulü, islamiyet hakkında bana bir öğüt veriniz ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın” şeklinde bir soru sorunca Hz. Peygamber İslamın özünü oluşturan şu tavsiyede bulunur:

“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” Hutbemizimgirişinde metnini okuduğumuz ayeti kerimede Yüce Allah:“Rabbımız Allah’tır deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki: Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin.” buyurarak iman edip doğruluk ve dürüstlükten ayrılmayanları över ve onları yüce makamların beklediğini müjdeler.

Dikkat edilirse okuduğumuz âyet-i kerime ve hadis-i şerifte islamiyetin iki ana bölümden oluştuğu ve bunların “Allah’a iman ve doğruluk”olduğu ifade edilmektedir.

Doğruluk peygamberler şiarı, yalan ise kafir ve münafık sıfatıdır. Doğruluk, bugünü, yarını kucaklayan önemli bir esas; yalan, zamanın çehresine çalınmış siyah bir lekedir. Yalan ikliminde mesut yaşamış ve ebedi mutluluğa ermiş bir tek fert gösterilemez. Buna karşılık islamiyetin en önemli esası, Muhammedi ahlakın temel taşı, maddi ve manevi terakkinin biricik mihveri de doğruluktur.

Doğruluk peygamberliğin temel taşıdır. Kur’an’ı Kerim bazı peygamberlerin büyüklüğünü anlatırken bize onların bu vasıflarından söz eder: “Kitapta İbrahim’i de an. O dosdoğru bir nebiydi” “Kitapta İsmail’i de an. O, sözünde dosdoğruydu”

İmam Gazali (ra) “İhyauulumiddin” adlı eserinde doğruluğu birkaç kısma ayırmıştır: Bunlardan birincisi: Sözde doğruluktur. Her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek alınacak insan Peygamber Efendimizdir. O’nun sözleriyle işleri arasında tam anlamıyla bir uyum vardı. Peygamberimiz sözünde ve işinde güvenilir birisi olmasaydı insanlar kısa zamanda kendi inançlarını, adet ve geleneklerini bırakarak O’na inanmazlardı.

Peygamberimiz(sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Tehlikeyi doğrulukta görseniz dahi doğruluktan ayrılmayınız. Zira kurtuluş ancak ondadır.” Başka bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur:“Size doğruluğu tavsiye ederim. Zira doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyledikçe, doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür, kötülük de cehenneme iletir. Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır.”

Doğruluğun ikinci kısmı: Özde doğruluktur. Müslüman düşündüğü gibi konuşmalı, konuştuğu gibi olmalıdır. Yani müslümanın sözüyle özü uyum içinde olmalıdır. Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyor: “Kişinin kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz, dili doğruları söylemedikçe kalbi doğru olmaz. Kişi komşusu kötülüğünden emin olmadıkça cennete giremez.”

Doğruluğun üçüncü kısmı: işde doğruluktur. Müslüman özünde ve sözünde doğru olduğu gibi işinde, davranışlarında, ticaretinde de dürüst olmalıdır. Müslümanın işinde hile ve haksızlık olmamalıdır.

Allah’a inanan ve doğruluğu şiar edinenlerin Allah katında mükâfatlandırılacağını bildiren şu ayet-i kerime ile bitiriyorum: “Rabbimiz Allah’tır diyenler sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır ne de hüzün. Onlar cennetliktir. İşlediklerinin karşılığı olarak cennette temelli kalacaklardır.”