Hüsn-i Hat Nedir ? Hüsn-i Hattın Tarihçesi ve Hattat Kime Denir?

Hüsn-i Hat Nedir ? Hüsn-i Hattın Tarihçesi ve Hattat Kime Denir?

Hüsn-i Hat Nedir ? Hüsn-i Hattın Tarihçesi ve Hattat Kime Denir?

Arap alfabesiyle güzel yazı yazmak anlamında Osmanlıca sözcük. Hat sanatı anlamına da gelir. Diğer alfabelerle yazılmış yazılar için kaligrafi terimi kullanılır.

Hüsn-i hat, İslâm yazıları için kullanılan bir tâbirdir. İslâm yazı çeşitlerinin estetik ölçü ve endişeler içerisinde yazılmasına denilir. İslâm yazılarını, estetik ölçüler ve endişeler içerisinde yazana da "hattat" ünvanı verilmektedir. Zaten hüsn-i hattın kelime mânası, ölçüleri içerisinde yazılmış güzel yazı demektir. Estetik ölçü ve endişe içerisinde yazılmamış yazılara hüsn-i hat demediğimiz gibi, bunları yazanlara da hattat değil, kâtip diyoruz.

Hattın tarihçesi, İslâm'ın ilk yıllarına kadar inmektedir. İslâm'da kullanılan basit ve düz hatlardan meydana gelen ilk yazıya mâ'kilî ismi verilmiştir. Hicretin ilk yıllarında bu yazıya ait örneklere rastlanmaktadır. Mâ'kilî yazı inkişaf ettirilerek, Kûfî yazı elde edilmiştir. Kûfî hat, yazılması zor ve işlek bir yazı olduğundan X. asırda Ibn-i Mukle tarafından harflerin ıslâhı ve harflere ölçüler konması ile sülüs ve nesih yazının ilk örnekleri belirmeye başladı. Ibni Mukle, Kalkaşandinin "Subhu'l-A'şâ"sına göre harflerde şekil ve güzellik bakımından yenilikler getirmiştir.

Sülüs, Arapça bir kelime olup üçte bir demektir. Sülüs yazı da, bir harfin üçte ikisi düz, üçte birinin ise yuvarlak olması demektir. Nesih ise sülüs yazının küçüğüne denmektedir. Bugün okuduğumuz Kur'ân Kerîmler'in yazısı nesih hatlarıdır. İbn-i Mukle'den sonra İbni Bevvâb ve Yâkut-i Mustâ'sımî kendilerine kadar gelen yazıda yine estetik birtakım yenilikler yaptılar. Yâkût-i Mustâ'sımî; yakut, muhakkak ve reyhanî yazıyı güzelleştirmiştir.
Osmanlı zamanındaki hüsn-i hat çalışmalarına gelince.. Takdîr-i İlâhî, İslâm yazısı estetik zirvesine Osmanlı'da ulaşmıştır. Zaten bu kanaati te'yit eden bir söz vardır:
"Kur'ân Mekke'de indi. Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı."
Yazının Osmanlı tesiri altına girmesi Fâtih ve II. Bayezid devrinin ünlü hattatı Şeyh Hamdullah Efendi ile başlar.

Hat kelimesinin ondan fazla mânâsı vardır. Genel olarak hat denince Kur'ân-ı kerîm harfleri ile yazılmış yazı akla gelir. Sanat yazıları için “hüsn-i hat” (güzel yazı) tâbiri daha uygun düşmektedir. Hattın diğer bir özelliği de el ve kalemle yazılmış olmasıdır ki, buna “elyazması” yahut “orijinal yazı” da denir. Diğer mecâzî mânâda meselâ, çizme yazı, yapma yazı, kopya yazı, basma yazı, işleme yazı gibi ifâdelerde yazılan yazılar asıl hat yazısından ayırt edilmiş olurlar.

Hüsn-i hat yazarlarına “kâtip” denir. Çoğulu küttâb'dır. Daha sonraları “hattat” denilmiştir. Osmanlılar zamanında hattatlara “hoş-nüvist” (güzel yazı yazan) veya “hûb-nüvist” de denilmiştir. Yazı çeşitlerine göre de “ta'lik-nüvist” (ta'lik yazan), “celî-nüvist” (celî yazan) gibi isimler verilmiştir.

Meşhur Hattâtlar

İbn-i Mukle (885-949)
Ya'kût-ı Musta'sımî (1204-1298)
Şeyh Hamdullah (1437-1520)
Ahmed Karahisarî (1468-1556)
Hafız Osman bin Ali(1642-1698)
Mehmed Es'ad Yesârî (1753-1798)
Mustafa Râkım (1757-1828)
Mahmûd Celâleddîn (? - 1849);
ve hanımı Esmâ İbret (? - 1780)
Mustafa İzzet (1770-1849)
Şevkî Efendi (1829-1887)
Hulûsî Efendi (1869-1940)
İsmâil Hakkı Altunbezer (1873-1946)
Mustafa Halim Özyazıcı (1898-1964)
Beşiktaşlı Hacı Nûri Efendi (1868-1951)
Mahmud Yazır (1895-1952)
Necmeddin Okyay (1883-1967)
Hâfız Kemal Batanay (1891-1981)
Hâmid Aytaç (1891-1982)

Hüsn-i Hat Nedir ? Hüsn-i Hattın Tarihçesi ve Hattat Kime Denir?