Hz. Muhammed (s.a.v.) Duaları

Hz. Muhammed (s.a.v.) Duaları
Hz. Muhammed (s.a.v.) Duaları

Muhammed Mustafa (S.A.V.)’in duaları

1-) Besmele duası
Peygamberimiz Muhammed S’in bu duası, gecenin derinliklerinde, teheccüd ve Kur’an tilaveti için kıyam ettiğinde, gün’e diri bir ruh ve Tevhid bilinçle başlaması için Yüce Allah tarafından öğretilmiştir. Her işe dua ile ve Allah’ın adı ile başlanması gerektiğine ilişkin vurgular taşır.

İsra suresi 80. ayet

وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا

Okunuşu :
Ve kul rabbi edhılnî mudhale sıdkın ve ahricnî muhrace sıdkın vec’al lî min ledunke sultânen nasîrâ(nasîran).

Anlamı :
Ve de ki: “Rabbim beni sıdk ile dahil et ve beni sıdk ile çıkar. Ve bana senin katından (gizli ilminden) bir yardımcı sultan kıl.”

2-) Tevhid duaları

a-) İstiâne(yalnız Allah’tan yardım dileme) duası :

Fatiha suresi 5. ayet

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ

Okunuşu :
İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).

Anlamı :
(Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.

b-) Tevhid ve Ebedi Hidayet Duası

İman ettikten sonra insanların kalpleri eğrilebilir. Bunun için hidayetten sonra Allah’ın Hadi ve Mü’min sıfatlarının sağlayacağı güvenlik şemsiyesi altında kalıp, daimi bir koruma istemek gerekir.

İşte peygamberimizden ve onun ümmetinden istediği en güzel yakarış örnekleri :

b1-) Fatiha suresi 6 ve 7. ayetler

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ

Okunuşu :
İhdinâs sırâtel mustakîm(mustakîme).
Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).

Anlamı :
(Bu istiane’n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM’e hidayet et (ulaştır).
O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.

b2-) Allah’ın hükümleri arasında ayırım yapmadan iman etme ve dünyevi sorunlar tarafından kuşatma altında olan imanımızı sonsuza dek muhafaza edebilmemiz için. Peygamberimize ve ümmetine tavsiye edilmiş diğer yakarış örnekleri :

Ali İmran suresi 7, 8 ve 9. ayetler

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لاَّ رَيْبَ فِيهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ

Okunuşu :
Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu).
Rabbenâ inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde).

Anlamı :
Kitab’ı sana indiren O’dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab’ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te’vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te’vilini Allah’dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: “Biz O’na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl’elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab’sın (vehbi olarak bağışlayansın).Rabbimiz muhakkak ki insanları, hakkında şüphe olmayan günde toplayacak olan Sen’sin. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.

b3-) Tevhid ve tevazu duası

Yüce Allah, Peygamberimizin şahsında tüm müminlerin tevazuyu nasıl kendilerine şiar edineceklerini aşağıda verilen dua formunda öğretmektedir :

Ali İmran suresi 26 ve 27. ayetler

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ

Okunuşu :
Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu, bi yedikel hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın).

Anlamı :
De ki: “Mülkün mâliki olan Allah’ım. Mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden mülkü alırsın. Ve dilediğini azîz kılarsın ve dilediğini zelil edersin. “Hayır” senin elindedir. Muhakkak ki sen herşeye kaadirsin.
Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın.

b4-) Hamd duaları :

Hamd; Allah’ı övmek, O’ndan başkasına O’na rağmen değer vermemektir. Hamd ihmale gelmeyecek kadar önemli bir tutumdur.

Fatiha suresi 1, 2, 3 ve 4. ayetler

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ

Okunuşu :
Bismillâhir rahmânir rahîm.
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne).
Er rahmânir rahîm(rahîmi).
Mâliki yevmid dîn(dîne).

Anlamı :
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın ismi ile.
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.
Rahmân’dır, Rahîm’dir.
Dîn gününün mâlikidir.

Enam suresi 1. ayet

الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِم يَعْدِلُونَ

Okunuşu :
El hamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr(nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne).

Anlamı :
Hamd semaları ve arzı yaratan, zulmeti ve nuru var eden Allah’a mahsustur. Sonra da kâfirler, Rab’lerine (başka şeyleri) eş (denk, adl) tutuyorlar.

Kehf suresi 1. ayet

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُ عِوَجَا

Okunuşu :
El hamdulillâhillezî enzele alâ abdihil kitâbe ve lem yec’al lehu ıvecâ(ıvecen).

Anlamı :
Allah’a hamdolsun ki O, kuluna Kitab’ı (Kur’ân-ı Kerim’i) indirdi. Ve O’nda, bir eğrilik kılmadı.

Sebe suresi 1 ve 2. ayetler

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْآخِرَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ

Okunuşu :
El hamdu lillâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve lehul hamdu fîl âhirati, ve huvel hakîmul habîr(habîru).

Anlamı :
Hamd, göklerde ve yerde olan varlıklar kendisine ait olan Allah’a aittir. Ve hamd, ahirette de O’na aittir. Ve O, Hakîm’dir (hikmet ve hüküm sahibi), Habîr’dir (herşeyden haberdar olan).

Fatır suresi 1 ve 2. ayetler

الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِن بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Okunuşu :
El hamdu lillâhi fâtırıs semâvâti vel ardı câilil melâiketi rusulen ulî ecnihatin mesnâ ve sulâse ve rubâa, yezîdu fîl halkı mâ yeşâu, innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Mâ yeftehillâhu lin nâsi min rahmetin fe lâ mumsike lehâ, ve mâ yumsik fe lâ mursile lehu min ba’dihî, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Anlamı :
Hamd; gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlara sahip melekleri, resûller (elçiler) kılan Allah’a aittir. Yaratmada dilediğini arttırır. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadirdir.
Allah, rahmetinden insanlar için ne açarsa (genişletirse), o taktirde onu tutacak yoktur. Ve neyi tutarsa, artık O’ndan sonra onu gönderecek (serbest bırakacak) da yoktur. Ve O; Azîz’dir (üstün, yüce), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibi).

b5-) Tevekkül duası
Gaybî konular sınırlı bir şekilde bilinebilir. Bu yüzden insan idrakiyle bilinemeyecek olan alanlara ilişkin çabalar boşunadır. Peygamberimiz Muhammed (S.A.V.)’e böyle bir yakarışla haddini bilmezlere cevap vermesi istenmiştir :

Enbiya suresi 112. ayet

قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ

Okunuşu :
Kâle rabbıhkum bil hakk(hakkı), ve rabbunâr rahmânul musteânu alâ mâ tasıfûn(tasıfûne).

Anlamı :
Dedi ki: “Rabbim hak ile hüküm ver. Ve bizim Rabbimiz, sizin (yanlış) vasıflandırmalarınıza rağmen yardım istenilen Rahmân (Allah)’dır.”

b6-) Tahkim duası

Allah, insanların ayrılığa düştükleri konularda hükmüne başvurulmaya en layık olandır. Dünyada iken Rabbimizin peygamberlerle insanlığa duyurduğu mesajlar, bu ayrılıkların giderilmesinde başvurulması gereken kaynaklardır. Kur’an’da hem peygamberimize hem de bize nasıl bir tahkim duası yapmamız gerektiği öğretilmiştir :

Zümer suresi 46. ayet

قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ

Okunuşu :
Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yahtelifûn(yahtelifûne).

Anlamı :
De ki: “Allah’ım! Gökleri ve yeri yaratan, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Sensin. Kullarının arasında, ihtilâf etmiş oldukları şeyler hakkında hüküm verecek olan Sensin.”

b7-) İstiâze duaları
İnsan ve cin şeytanlarından ve onların kurdukları planlardan Allah’a sığınmak gerekir. Rabbimiz bunu da nasıl yapacağımızı, Peygamberimiz üzerinden Kıyamet’e kadar yaşayacak müminlere rehberlik ederek beyan etmiştir :

Felak suresi 1, 2, 3, 4 ve 5. ayetler

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ

Okunuşu :
Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).
Min şerri mâ halak(halaka).
Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).
Ve min şerrin neffâsâti fîl ukadi.
Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).

Anlamı :
De ki: “Ben, Felâk’ın Rabbine sığınırım.”
Yarattıklarının şerrinden.
Ve karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.
Ve düğümlere üfleyenlerin şerrinden.
Ve haset ettiği zaman, haset edenin şerrinden.

Nas suresi 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. ayetler

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
مَلِكِ النَّاسِ
إِلَهِ النَّاسِ
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ

Okunuşu :
Kul e’ûzü birabbinnâs
Melikinnâs
İlâhinnâs
Min şerrilvesvâsilhannâs
Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi
Minelcinneti vennâs

Anlamı
De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
İnsanların hükümdârına,
İnsanların ilâhına,
O sinsi vesvesecinin şerrinden.
O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.
Gerek cinlerden, gerek insanlardan.

b8-) İstiâze ve beraat duası

Peygamberimizin zalimlerle arasındaki sınırların pekiştirilmesini, onların yaptıklarından beri olmayı dilediği aşağıdaki yakarış Allah’a istiâze ederek/sığınarak bitmektedir :

Müminun suresi 93, 94, 97 ve 98. ayetler

قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Okunuşu :
Kul rabbi immâ turiyennî mâ yûadûn(yûadûne),
Rabbi fe lâ tec’alnî fîl kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn(şeyâtîni).
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûni.

Anlamı :
De ki: “Rabbim, eğer vaadolunan şeyi bana gösterecek isen.”
Rabbim, öyleyse beni zalimler kavmi içinde bırakma.
Ve “Şeytanların kışkırtmalarından (vesveselerinden) sana sığınırım.” de.
Ve Rabbim, (şeytanların) benim yanımda bulunmalarından sana sığınırım.

b9-) Tesbih duası

Allah’ı noksan sıfatlardan uzak tutup, O’na gerçek sıfatlarıyla yalvarıp yakarma, her türlü eksiklikten tenzih ederek olur. Peygamberimiz de öyle yapmış bütün yakarışlarında Allah’ın bu güzel isimlerini anmıştır. Allah’ı tesbih etme adına uydurma isim ve sıfatlar kullanmak yerine Rasulullah Muhammed S gibi biz de tesbih etme gayemizi en güzel yakarış formlarına gerçekleştirebiliriz. Tesbih duasının derli toplu, en güzel örneğini Haşr Suresi’de bulmaktayız :

Haşr suresi 22, 23 ve 24. ayetler

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Okunuşu :
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeti, huver rahmânur rahîm(rahîmu).
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Anlamı :
O Allah ki, O’ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân’dır, Rahîm’dir.
O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).
O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

Ali İmran suresi 26. ve 27. ayetler

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ

Okunuşu :
Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu), bi yedikel hayr (hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl (leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy (hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb (hısâbın).

Anlamı :
De ki: “Mülkün mâliki olan Allah’ım. Mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden mülkü alırsın. Ve dilediğini azîz kılarsın ve dilediğini zelil edersin. “Hayır” senin elindedir. Muhakkak ki sen herşeye kaadirsin.
Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın.

b10-) Tenzih duası

Allah’a noksan sıfatlar isnad eden maddecilere ve mistiklere bir cevap niteliğindeki tenzih yakarışının derli toplu mükemmel örneklerini yine en güzel Rabbimizin kelamından öğrenebiliriz; Ayet el-Kürsi’de olduğu gibi:

Bakara suresi 255. ayet

اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ

Okunuşu :
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).

Anlamı :
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’dır Kayyum’dur. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O’nundur. O’nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O’nun lminden, O’nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), Kendisine zor gelmez ve O Alâ’dır (çok yücedir), Azîm’dir (çok büyüktür).

b11-) Teslimiyet duası

Peygamberimizin değerli arkadaşları olan sahabe Allah’a teslimiyetlerini dua formunda şöyle arz etmişlerdir :

Bakara suresi 285. ayet

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ

Okunuşu :
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru).

Anlamı :
Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü’minler de, hepsi Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O’nun resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana’dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.

3-) İstiğfar duası

Müminun suresi 118. ayet

وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ

Okunuşu :
Ve kul rabbigfir verham ve ente hayrur râhımîn(râhımîne).

Anlamı :
Ve de ki: “Rabbim, mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir) ve rahmet et (Rahîm esması ile tecelli et). Ve Sen, Rahîm olanların en hayırlısısın.”

4-) İlim duası
Peygamberimize ilminin arttırılması için, Rabbimizin tavsiye ettiği bu dua, aynı zamanda tüm bilgi hazinelerinin esas itibariyle kaynağının Allah Teala olduğu hakikatinin bir beyanıdır :

Taha suresi 114. ayet

فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا

Okunuşu :
Fe teâlâllâhul melikul hak(hakku), ve lâ ta’cel bil kur’âni min kabli en yukdâ ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidnî ılmâ(ılmen).

Anlamı :
İşte Hakk ve Melik olan Allah, Yüce’dir. Ve Kur’ân’ın tamamlanması hususunda O’nun vahyi, sana kada edilmeden (tamamlanmadan) önce acele etme. Ve “Rabbim, benim ilmimi artır.” de.

5-) Ebeveyn için yakarış

Peygamberimize ve ümmetine anne-babası için Allah’a şöyle yakarması tavsiye edilmiştir :

İsra suresi 24. ayet

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا

Okunuşu :
Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ(sagîren).

Anlamı :
Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazu ile kanat ger! Ve “Rabbim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!” de.

6-) İ’sar/Empati Duası

Bilindiği gibi, Peygamberin mücadelesine kollarını ve kucağını açan Medine’li Müslümanların muhacirler için katlandıkları fedakarlıklar Kur’an’da “i’sar/empati” olarak vasıflandırılmıştır. Aşağıdaki bu dua buna en güzel örnektir.

Haşr suresi 10. ayet

وَالَّذِينَ جَاؤُوا مِن بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِّلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ

Okunuşu :
Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninâllezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm(rahîmun).

Anlamı :
Ve onlardan sonra gelenler: “Rabbimiz bizi ve bizden önce îmân ile geçmiş (göç etmiş) olan kardeşlerimizi mağfiret et. Ve kalplerimizde âmenû olanlara karşı kin bırakma. Rabbimiz, muhakkak ki Sen; Rauf’sun, Rahîm’sin.” derler.

7-) Rabbe şikayet duası

Kur’an’ı terk edenleri, onun hayatla ilgisini kesip koparanları, kıyamet günü aşağıdaki bu dua ile Peygamberimizin Allah’a bir şikayet olarak takdim edeceği beyan edilmiştir :

Furkan suresi 30. ayet

وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا

Okunuşu :
Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzâl kur’âne mehcûrâ(mehcûran).

Anlamı :
Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur’ân’dan ayrıldı (Kur’ân’ı terketti).” dedi.

8 ) Peygamberimiz Muhammed (S.A.V.)’in kahhariye duaları

a-)Veyl Duası

Veyl; yazıklar olsun, kahrolsun gibi anlamlara gelen bir kınama ifadesidir. Hümeze Suresi bir yakarış olarak Allah’a takdim edildiği vakit, kahhariye duaları kapsamında değerlendirilebilir. Çünkü içinde kötü niyetle müminleri dillerine dolayarak çekiştirenlere veyl edilmesi/kınanması istenmektedir. Surede Yüce Allah Hümeze-Lümeze güruhuna veyl etmekte, bizden de veyl etmemiz istenmektedir.

Hümeze suresi 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9. ayetler

وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ
كَلَّا لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ
نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ
الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ
إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ
فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ

Okunuşu :
Veylül li külli hümezetil lümezeh.
Ellezıcemea malev ve addedeh
Yahsebü enne malehu ahledeh
Kella le yümbezenne fil hutameh
Ve ma edrake mel hutameh
Narullahil mukadeh
Elleti tettaliu alel ef’ideh
İnneha aleyhim mü’sadeh
Fi amedim mümeddedeh

Anlamı :
Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline!(1 ve 2)
O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır.
Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?
O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.(6 ve 7)
Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.(8 ve 9)

b-) Tebbet duası

Leheb Suresi’nde geçen Ebu Leheb ve karısının hakimiyetlerinin sona ermesi için yapılan çağrı bir beddua değil, kahr duasıdır.

Tebbet suresi 1, 2, 3, 4 ve 5. ayetler

تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ
مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ
سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ
وَامْرَأَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ
فِي جِيدِهَا حَبْلٌ مِّن مَّسَدٍ

Okunuşu :
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb
Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb
Seyeslâ nâren zâte leheb
Vemraetühû hammâletelhatab
Fî cî dihâ hablün min mesed

Anlamı :
Ebu Leheb’in iki eline yuh oldu, kendine de yuh
Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
O, bir alevli ateşe yaslanacak.
Karısı da odun hamalı olacak!
Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde.