Kuranda Sünnet Olmak Geçiyor mu

Kuranda Sünnet Olmak Geçiyor mu

Sünnet olmak Kur’an’da yer almamıştır. Ancak Hz. Peygamber(a.s.m)’in sünnetinde/hadislerinde yer almıştır.

Hz. İbrahim, seksen yaşında iken sünnet olduğuna dair -Buharî, Müslim gibi en sahih kaynaklardan gelen- rivayetler vardır(bk. Neylu’l-evtar, 1/111).
İslam’da da, “fıtrattan olduğu” ifadesiyle daha önceki peygamberlerin prensibi olarak zikredilen hususlardan biri de sünnet olmaktır.

Hanefî ve Malikî mezhebine göre sünnet olmak sünnettir, Şafiî ve Hanbeli mezhebine göre vacip/farzdır, çünkü bu İslam’ın/Müslüman olmanın bir simgesidir. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/306-7, 310)

Sünnet olmak, İslam’ın bir şiarıdır. Bu sebeple, şiarlar/simgeler sünnet kabilindsen de olsa, farzlar gibi önemlidir. Bu sebeple, sünnet olmayı “sünnet” olarak kabul eden alimlerin görüşlerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. İslam ümmeti hayatı boyunca bu işe böyle bakmıştır.

İslam’da onlarca, farzlar veya haramlar vardır ki, Kur’an’da değil, Kur’an’ın gerçek bir tefsiri olan Hz. Peygamber (a.s.m)’in hadislerinde yer almıştır. Örneğin, namazın rekat sayısı, diğer bazı şartları, Orucun, Haccın, Zekâtın önemli şartları Kur’an’da değil, hadislerde beyan edilmiştir. Bu konunun hikmetini idrak etmek için çok “temel usul”bilgilerine sahip olmak gerekir. İlgili kaynaklardan bunlar öğrenilebilir.

Unutmamak gerekir ki, hadis, İslam’da teşriin ikinci kaynağıdır. “Peygamber size ne verirse onu alın, o sizi neden men ederse ondan sakının.”(Haşr, 59/7) mealindeki ayet, hadisin teşri kayanağı olduğuna dair İslam alimleri için şaşmaz bir rehber olmuştur.