Rızkınızı Artırmanın Beş Yolu

Rızkınızı Artırmanın Beş Yolu

Rızkınızı Artırmanın Beş Yolu
Rızkınızı Artırmanın Beş Yolu

Borç ve mali sıkıntı içinde olmanın yaşamınıza ciddi yansımaları olabilir ve az ya da çok derecede yaptığınız her şeyi etkileyecektir. Mali endişe üretimleri zayıflatabilir, neyse ki rızkınızı artırmaya yardımcı olan çözüm Kur’an-ı Kerim ve Sünnette mevcut... Özellikle, rızkınızı artır

1. Akrabalık Bağlarını Korumak

Hz. Peygamber (s.a.v.) dedi ki, “Kim daha çok varlık verilmesini ve yaşamının uzun süreli olmasını istiyorsa yakınları ve akrabalarıyla ilişkilerini iyi tutsun.” (Buhari)

İslam bir bütünlük dinidir. Bir alanda yaptığın iyilik ve güzellik, senin başka yerde mutlu olmana veya işlerinin düzelmesine yardımcı olur. Aslında etrafına iyi davranman, akraba hakkı gözetmen dua alman demektir. Bir insanın tüm adımları dua üzerine olursa, bereketsizlik mümkün değildir. Garip ama müthiş bir mucize ki, sen annenin elini öpüyor, hatırını soruyorsun; kim bilir belki de işinde bir belayı başından savıyorsun. Öyle ya, tebessüm sadakadır. Bir nevi işinin sadakasını vermiş oluyorsun. SubhanAllah

2. Allah Bilinciyle Yaşamak

“Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.” (Talâk Sûresi 2-3. ayetler)

Her işin başı iman. Biz iman ettik diyoruz ama neye iman ediyor, nelerden vazgeçiyoruz bilmiyoruz. İşte bunun için imanı derinlemesine öğrenmemiz gerekir. Zira iman demek, Rezzak olan yani rızkın sahibi olan Allah’a inanmak, güvenmek, itaat etmek demektir. Kişi Rabbinin Rezzak olduğuna iman ederse, işi ve rızkıyla ilgili hiçbir şüphesi kalmaz. Yanlış anlamayın, bu inanç kişiyi tembelliğe veya gevşekliğe değil, tam tersine azimle çalışmaya ve çabalamaya iter ki, karşılığını yalnız Rezzak olan Rabbinden ister ve bulur.

3. Kararlı Tövbe Etmek

“Ve Nuh dedi ki: Rabb’inizden bağışlanma dileyin; Gerçekten O, çok bağışlayıcıdır! Göğü üzerinize yağdırsın! Ve servetinize servet katsın, size sağlıklı ve hayırlı bir nesil bahşetsin, sizin için bahçeler ve ırmak yaratsın!  (Nuh Sûresi 10-12. Ayet)

İnsan her an hata yapmaya açıktır. Çünkü fıtrat hata ve günah üzeredir. Zaten bir Müslüman’dan beklenen hata yapmaması değildir. Bu günahsızlık anlamına gelir ki, insanda bu vasıf yoktur. İnsandan günahının ardından tövbe edip, bu günahı tekrarlamamaya çalışması istenir. Çaba, istek ve azim… Bu üç kavram birleşince bir kapıyı açar aslında, DUA! Çünkü Allah kelamında da(Furkan,77) dediği gibi, duamız olmasa ne kıymetimiz olurdu ki? Rabbimiz merhamet edip, nasip etmese neye mahzar olabilirdik ki? İşte kulluğun en önemli noktalarından biri de budur. Kul aciz olduğunu kabul eder ve diler, yalvarır, elde etmek için de çalışır. Yaptığı günahına da tövbe eder ve ısrarcı davranmaz.

4. Allah’a Minnettarlık Göstermek 

“Hani Rabb’iniz size şu bildiriyi yapmıştı: ‘Eğer şükrederseniz, size verdiğim nimetleri kat kat artıracağım, ama eğer nankörlük ederseniz, bilin ki benim azabım çok çetindir!” (İbrahim Sûresi 7. Ayet)

Şükretmek kulluğun en asli vazifelerindendir ki, nitekim Kuran’da sürekli buna vurgu vardır. Çünkü bir insan minnettar olursa, şükrederse kulluğun özüne inmiş olur. Allah’ın yarattığı her şey nimettir ve hepsi şükrü hak eder. Biz sınırlı duyularımızla anlayamıyoruz belki ama O’nun ol deyip de olduramayacağı şey yoktur. Öyleyse kişi Allah’a her zaman minnet içinde olur, verdiği her şeye teşekkür eder, bir nevi bardağın dolu kısmını görürse, Allah ona hiç fark etmediği ve beklemediği yerlerden nimetler sunacaktır.

5. Sadaka Vermek

Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vessellem şöyle buyurmuştur: “Kulun sabaha çıktığı her gün mutlaka iki melek iner, ikisinden birisi: “Allah’ım infak edip veren kimseye yenisini gönder.” der. Diğeri ise: “Allah’ım tutup sıkı olan kimseye telefini ver.” der. (Buhari, Müslim)

İnfak Müslümanlığın temelini oluşturan bir eylemdir. Verdikçe artan muazzam bir düzen. Allah için, sırf Allah için veriyor olmak. Size neleri getirebileceğini tahmin bile edemezsiniz. Efendimiz sallallahu aleyhi vessellem infak edin buyurunca, sahabe bir hurma olsun infak ediyordu. Küçük büyük demeden. Kimin neye gücü yetiyorsa. Ben de düşkünüm demiyorlardı, çünkü İslam onlara bunu öğretmişti. Çünkü onlar en karlı anlaşmayı yapmışlardı. Az verip çok alacaklarını biliyorlardı.

Bu nedenle kardeşlerim, Allah yolunda harcayın, Allah’tan korkun, bağlarınızı koruyun ve daima şükredin ki Allah (s.v.t.) mali yükünüzü hafifletsin. Allah (s.v.t) Ümmet’i iyi rızık ve iman ile kuşatsın. Âmin!

Kaynak: Mekteb-i Suffa