Yunus (a.s) Duası Her Türlü Dert ve Sıkıntı ve Türlü Dilek için

Yunus (a.s) Duası Her Türlü Dert ve Sıkıntı ve Türlü Dilek için
Yunus (a.s) Duası Her Türlü Dert ve Sıkıntı ve Türlü Dilek için

Her türlü dert ve sıkıntı için.Her türlü dilek  için her gün 41-70 yada 100 defa okunur.

Dilek için özellikle secde halinde  41 defa okunur  ise tesirlidir..

Hz. Yûnus’un Yûnus balığının karnında iken Allah’a ettiği dua, şudur:

لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ

Okunuşu: La ilahe illē ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn.

Anlamı: «…Senden başka İlâh yoktur. Sen, Sübhân’sın (her şeyden münezzehsin). Muhakkak ki ben, zâlimlerden oldum.» (Enbiyâ Sûresi, 87. âyetten kısmen alınmıştır)

Peygamber Efendimiz buyurdu ki, “Birinize dert ve belâ gelince, Yûnus Peygamberin duasını okusun! Allah-u Teâlâ, Onu muhakkak kurtarır.”

Sıkıntıyı Allah’tan başka kaldıracak hiçbir güç yoktur. Şu âyetlerde, bunun gerekçesi açıklanmıştır:

“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa onu, yine O’ndan başka kaldıracak yoktur ve eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu geri çevirecek de yoktur.” (Yunus, 10/107)

Öte yandan günahlar; zora ve sıkıntıya düşmenin nedenidir. “İstiğfar etmek” (Allah’tan mağfiret dileme) ise bu nedenleri ortadan kaldırır. Örneğin: “Sen aralarında bulundukça Allah onlara azap edecek değildi ve onlar istiğfar ederlerken de Allah onlara azap edecek değildi.” (Enfâl, 8/33)

Yüce Allah bu âyette “istiğfar” edenlere azap etmeyeceğini bildirmektedir. Konuya ilişkin olarak hadiste de şöyle buyurulmuştur:

“Kim istiğfarı çok yaparsa Allah, içine düştüğü her türlü sıkıntıdan dolayı ona bir kurtuluş, her darlıktan bir çıkış yolu nasip eder. Ve hiç hesaplamadığı yerden onu rızıklandırır.” (Zayıf olduğu tespit edilen bu hadisi Ahmed ve Hâkim kaydetmiştir. Ayrıca tahriri için bkz: Beyhâkî, Şu’ab’ul-İman, H. No 636)

Öte yandan Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Başınıza gelen herhangi bir felâket, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. Allah işlediklerinizin bir çoğunu affeder.” (Şûra, 42/30)

Hz. Yunus’un duâsındaki: “İnnî kuntu mine’z-zâlimîn.” (Ben, zâlimlerden oldum) sözü, günahı “itiraf” olduğu gibi, aynı zamanda “istiğfar”dır. Çünkü bu “itiraf”, “mağfiret istemeyi kapsayan bir itiraf”tır. “Lâ ilahe illa ente” (Senden başka ibadete layık ilâh yoktur) ifadesi ise, “Ulûhiyetin Tevhidini (birliğini)” gerçekleştirmektir. Çünkü Allah’ın dilemesinden başka hiçbir şey, hayrı gerekli kılamaz. Nitekim: “Allah’ın dilediği oldu, dilemediği olmadı” sözü bir yasadır.

Kulu bu hayra ulaşmaktan engelleyen ise onun günahıdır. Zira insanın gücü dışında vuku bulan her şey, kulların işlerinden olsa bile, Allah’ın kaderiyle olmaktadır. Ne var ki Allah, emredileni yapmayı, sakıncalı olandan kaçmayı kurtuluş ve mutluluk için bir neden kılmıştır. Bu yüzden;

– Tevhidin şehâdeti, bütün hayırların kapısını açar;
– Günahlardan istiğfar da kötülüklerin kapısını kapatır.