Dua ile ilgili Bilinmesi Gerekenler Dua Rehberi ( Duanın Usül ve Adabı )

Dua ile ilgili Bilinmesi Gerekenler Dua Rehberi ( Duanın Usül ve Adabı )

Dua ile ilgili Bilinmesi Gerekenler Dua Rehberi ( Duanın Usül ve Adabı )
Dua ile ilgili Bilinmesi Gerekenler Dua Rehberi ( Duanın Usül ve Adabı )

Dua basit bir iş değil, yüce Allah’a ibadet etme, O’nu anma ve O’na iman etmenin gereğidir. Bu sebeple duanın makbul olabilmesi için, bir kısım usul, âdâp ve kurallara riayet edilmesi gerekir. Bu usul, adap ve kuralları şöyle sıralayabiliriz:

1. Duaya Eûzü Besmele, Allah’a Hamd ve Peygambere Salât İle Başlanmalı
Dua öncesinde Müslüman, rûhen ve bedenen duaya
hazır hâle gelmeli, mümkünse abdest alıp kıbleye dönülmelidir.
(İbn Mâce, Dua, 13) Her hayırlı işte olduğu gibi duaya
da eûzü ve besmele çekerek iki rekat namaz kıldıktan sonra
başlanmalıdır.
Ayet ve hadislerde hayvanın Allah’ın adı anılarak kesilmesi
(En’âm, 6/18), besmele ile yenilip içilmesi (Ebû Davud,
Et’ıme, 15), Allah’ın adı ile (Alâk, 96/1) ve eûzü çekerek Kur’ân
okunması (Nahl, 16/98) emredilmektedir. Dua da bir ibadet
olduğuna göre, duaya da eûzü ve besmele çekerek baş-
lanmalı, sonra Allah’a hamd ve Peygamberimize salât ve
selâm getirilmelidir. Peygamberimiz (s.a.s.) duaya,

Yücelerin yücesi ve bağışlayıcı olan Rabbimi, bütün noksanlıklardan
tenzih ederim
” diyerek başlamış

2. Duadan Önce Tövbe ve İstiğfar Edilmeli
Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun
duası kabul edilmeye lâyık değildir. Peygamberimizin şu
hadisi çok dikkat çekicidir.

Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir
adam, ellerini semaya kaldırarak, ‘Ya Rabbi’ ‘Ya Rabbi’ diye
yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram,
gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur
?” (Müslim,
Zekât, 19)
Bu itibarla mü’min duaya başlamadan önce günahları-
nı itiraf edip ihlâs ile Allah’a tövbe etmeli ve affını dilemeli,
sonra dua yapmalıdır.

3. Eller Semaya Açılmalı ve Dua Sonunda Yüze Sü-
rülmeli

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), dua ettiği zaman koltuk
altları görünecek kadar ellerini semaya kaldırmıştır. Sahabeden
Ebû Mûsâ el-Eş’arî,

Hz. Peygamber, dua etti ve ellerini kaldırdı. Ben koltuk
altlarının beyazlığını gördüm
” demiştir

4. Esmâ-i Hüsnâ İle Dua Edilmeli
Yüce Allah, Kur’ân’da;
En güzel isimler Allâh’ındır. O hâlde O’na o güzel isimler
ile dua edin
” (A’râf, 7/180) anlamındaki ayeti ile kendisine,
esmâ-i hüsnâ ile dua edilmesini emretmekte ve;

De ki: İster Allah diye dua edin, ister Rahmân diye
dua edin, hangisiyle dua ederseniz (edin) en güzel isimler
O’nundur
” (İsrâ, 17/110) anlamındaki ayet ile “Allah” ismi veya
“Rahmân” ismi ya da diğer isimlerinden biri ile dua edilebileceğini
bildirmektedir.

5. Mübarek Gün ve Geceler Tercih Edilmeli
Dua, her zaman ve her yerde yapılabilir. Bununla birlikte
Arefe günü ve geceleri, Ramazan ayları, Cuma ve bayram
gün ve geceleri, seher vakitleri, gecenin üçte ikisi, sabah ve
akşam vakitleri, ezan ile kamet arasında, secdede ve namaz
akabinde yapılan duaların kabul edileceği ile ilgili hadisler
vardır (bk. kabul olan dualar bölümü). Meselâ Kur’ân’da akşam
ve sabah dua edilmesine işaret edilmektedir:

Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua
edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey
yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın.
Eğer kovarsan zalimlerden olursun
!”

6. İhlâs İle ve Bilinçli Olarak Yapılmalı
Dil ile dua cümlelerini söylerken, zihin başka düşüncelere
dalmamalı; insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelmeli,
bilerek ve isteyerek, ihlâs ve samimiyetle dua etmelidir.

O diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde dini
sadece Allah’a özgü kılarak ihlâsla O’na dua edin / ibadet edin.
Her türlü övgü, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur
.”

7. Kabul Olacağına İnanılarak Dua Edilmeli
Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri “semî’u’d-dua
(duaları işiten / kabul eden)”dir. (Âl-i İmrân, 3/38) Bu itibarla
mü’min dualarını Allah’ın kabul edeceğine inanarak yapmalıdır.
Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.);
Kabul edileceğine kesin bir şekilde inanarak Allah’a dua
edin
” (Tirmizî, De’avât, 66; bk. Hâkim, De’avât, I, 493) tavsiyesinde bulunmuş
ve;
Dua ettiğiniz zaman, isteğinizi kesin olarak isteyin.
‘Allah’ım! Dilersen bana ver’ demeyiniz. Çünkü Allah’ı zorlayacak
herhangi bir güç yoktur
.”

8. Kısık Bir Sesle ve Yalvararak Dua Edilmeli
Bağırıp çağırarak, yüksek ses ve riya ile değil yalvararak
ve kısık bir sesle dua edilmesi, Allah ve peygamberin
emridir:
Rabbinize yalvararak ve içten dua edin. Çünkü O, haddi
aşanları sevmez
.”

9. Israrla Dua Edilmeli
Mü’min, yüce Allah’tan isteğinde ısrarlı olmalı, isteğim
yerine gelmedi diye duadan vazgeçmemelidir. Sahabeden
Abdullah ibn Mes’ûd, Peygamberimiz (s.a.s.)’in;
“Dua ettiği zaman üç sefer tekrar eder ve bir şey istediği
zaman yine üç sefer tekrar ederdi.” demiştir.

10. Ümit ve Korku İçinde Dua Edilmeli
İnsan, dua ederken, Allah’a karşı saygı ve azabından
korku içinde bulunmalı, aynı zamanda istekli ve ümitli olmalıdır.
Yüce Allah;
“Korkarak ve umarak O’na dua edin. Muhakkak ki
Allâh’ın rahmeti, sözünü ve işini en iyi bir şekilde yapan
mü’minlere yakındır” (A’râf, 7/56) buyurmakta, ümit ve korku
içinde dua edenleri övmektedir

11. Meşru Şeyler İstenmeli, Ölçülü Olunmalı, Aşırı
Gidilmemeli

İşlenmesi ve istenmesi dinimizce günah sayılan konularda
dua edilmemelidir. Çünkü bu tür dualar kabule şayan
olmaz. Peygamberimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur:
“Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopması-
nı istemedikçe duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam
eder.”

12. Sadece Sıkıntılı Zamanlarda Değil, Her Zaman
Dua Edilmeli

Her insan bir derde, bir sıkıntıya, bir belaya uğradığı
zaman Allah’a sığınır, O’na dua eder. Böyle sıkıntılı zamanlarda
gönüller bütünüyle Allah’a açılır, samimiyetle ve
candan dua edilir. Allah da bu duaları kabul eder. Nitekim
bir hadiste Peygamberimiz (s.a.s);
İki dua reddedilmez veya reddedilmesi çok nadir olur:
(Bunlar) ezan okunduğu esnada ve sıkıntı zamanlarında yapılan
duadır

13. Sadece Allah’a Dua Edilmeli
Dua, sadece Allah’a yapılmalı, araya başka aracı-
lar sokulmamalıdır. Her namazda okuduğumuz Fatiha
sûresinde,
Sadece Sana ibadet eder, sadece Senden yardım dileriz
diyerek bunu dile getiriyoruz. Yüce Allah, bize şah damarımızdan
daha yakındır. (Kâf, 50/16) Bu sebeple ne istersek,
aracısız O’ndan istemeliyiz.

14. Esmâ-i Hüsnâ, Salih Amel ve Hayırlı İşler Vesile
Edilmeli

Mü’min, duanın kabul olması için Allah’ın güzel isimlerini,
işlediği sâlih ve hayırlı amelleri vesile etmelidir. Bunun
örnekleri hadislerde vardır. Meselâ Peygamberimiz
(s.a.s.), kızı Fatıma’ya akşam ve sabah şu duayı yapmasını
tavsiye etmiştir:
Ey yaşayan, diri, canlı, ölümsüz, ezelî, ebedî ve zatı ile
kaim olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması
olmayan, varlıkları yöneten, koruyan ve ihtiyaçlarını
üstlenen Allah’ım! Rahmetin sebebiyle senden yardım istiyorum.
İşlerimin hepsini ıslah eyle, göz açıp kapayıncaya kadar
beni nefsime bırakma
.”
Bu hadiste, Allah’a iki güzel ismi ile hitaptan sonra
“rahmeti” vesile edilmiştir.
Geçmiş ümmetlerden üç kişi yaya olarak yolculuğa çı-
karlar. Yolda şiddetli bir yağmura yakalanırlar. Yağmurdan
korunmak için dağdaki bir mağaraya sığınırlar. Dağdan
bir taş yuvarlanır ve gelip mağaranın girişini tamamen kapatır.
Birbirlerine; çıkışımızı taş kapattı, izimiz kayboldu,
burada olduğumuzu Allah’tan başka hiç kimse bilmiyor,
kurtuluşumuz ancak dua ile olur, bu sebeple en güvendiğiniz
sâlih bir amelinizi vesile ederek dua edin, belki Allah
bir kurtuluş yolu var eder, derler.
Biri şöyle dua eder: “Allah’ım! Bildiğin gibi benim yaş-
lı bir annem-babam vardı. Bir de eşim ve küçük çocuklarım.
Her gün çocuklarımdan önce anne-babama süt içirirdim. Bir
gün biraz geç kaldım, süt içirmek için anne-babamın yanına
geldiğimde, onlar uyuyorlardı. Onları uyarmaya kıyamadım,
uyanmalarını bekledim. Bu arada çocuklarım ayaklarıma dolanıyor,
karınlarının acıktığını söylüyorlardı. Ben önce âdetim
üzere sütü anne-babama içirmek istiyordum. Sabaha kadar
başlarında bekledim, nihayet uyandılar ve onlara sütlerini
içirdim. Allah’ım! Bildiğin gibi bunu ben sırf Senin rahmetini
ve rızanı elde etmek için ve azabından korktuğum için
yaptım, bizi sıkıntıdan kurtar.
” Bu dua üzerine mağaranın
girişindeki kaya bulunduğu yerden biraz hareket eder, ışık
görünür ve gökyüzünü görürler.
İkinci kişi şöyle dua eder: “Allah’ım! Bildiğin gibi amcamın
bir kızı vardı, ben onu çok seviyordum, ona âşık olmuştum.
Onunla birlikte olmak, ondan murat almak istedim,
kabul etmedi. Muradıma erebilmek için yüz dinar para verdim.
Bu parayı elde etmek için çok çalışmış, çok yorulmuştum.
Tam ilişkide bulunacağım bir anda bana, ‘Ey Allah’ın kulu!
Allah’tan kork, nikâhsız Allah’ın mührünü açma (kızlığımı
bozma)’ dedi. Ben de vazgeçtim. Allah’ım! Biliyorsun ki bunu
ben sırf Senin rahmetin ve rızanı elde etmek için ve azabından
korktuğum için yaptım, bizi sıkıntıdan kurtar, bize semayı
göster.
” Bu dua üzerine mağaranın girişindeki kaya biraz
daha bulunduğu yerden hareket eder, ışık iyice görünür.
Üçüncü kişi de şöyle dua eder: “Allah’ım! Ben bir ölçek
pirinç karşılığında bir işçi çalıştırmıştım, iş bitince ücretini
vermek istemiştim ancak ücretini almamıştı. Ben de bu pirinci
ektim, ürününü biriktirdim, nihayet ürünleri satıp parası
ile sığır ve koyun aldım. Bir zaman sonra işçi geldi ve
bana ‘ey Allah’ın kulu! Allah’tan kork, bana zulmetme, ücretimi
ver’ dedi. Ben de, ‘Bu sığırları ve davarları çobanlarıyla
birlikte al, bunlar senin ücretin’ dedim. Bana, ‘Allah’tan kork
ve benimle alay etme
’ dedi. Ben de ‘Alay etmiyorum, bütün
bu mallar senin
’ dedim. İsteseydim, sadece bir ölçek pirincini
verirdim. Allah’ım! Sen de biliyorsun ki ben bunu rahmetini
elde etmek için ve azabından korktuğum için yaptım. Şu ma-
ğaranın kapısını bütünüyle bize açıver.” Bu duanın üzerine
taş mağaranın ağzından tamamen uzaklaşır ve mağaradan
kurtulurlar. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No; 897, 971; Müslim, Zikir ve Dua, 100;
Buhârî, Muzâraa,11)
Üç kişinin başına gelen bu olay, günümüzde olsa, bu
kişilerin yanlarında cep telefonu bulunsa ve çekse, bulundukları
yeri de bilseler, yakınlarına telefon edip kendilerini
kurtarmalarını isteyebilirler. Olayın kahramanları için o
gün böyle bir imkân yoktur. Şiddetli yağmur yağdığı için
iz sürmek suretiyle kendilerine ulaşma imkânı da kalmamıştır.
Bedensel güçleri ile kurtulmaları da mümkün de-
ğildir. Allah’ın yardımından başka çareleri kalmamıştır.
Allah’a dua etmeye karar verirler. Dualarının kabul olması
için Allah rızası için yaptıkları bir ameli, işi veya sırf Allah
korkusu ile terk ettikleri bir fiili vesile ederek dua ederler.
Her üç fiil de kul hakkı ile ilgilidir. Birinci, annebabasına
hizmeti her şeyin üstünde tutmakta, bunu herhangi
bir dünyevî çıkar için değil Allah rızası için yapmaktadır.
İkincisi çok arzu ettiği bir isteğine kavuşur, son
anda Allah’a olan saygı ve korkusu ağır basar, bir haramı bu
yüzden terk eder. Üçüncüsü çalıştırdığı bir işçinin emeğini
zayi etmez, değerlendirir, çoğaltır ve hak sahibine verir.
Her üç davranış da takdire değer niteliktedir, Allah’a iman
ve ahlâk ön plana çıkartılmış, nefse yenik düşülmemiştir.
Bu asil davranışlar vesile edilerek dua edilmiş, Allah da
kabul etmiştir.

15. Dua Sonunda “Âmin”, “Duamı Kabul Et”
Denilmeli, Hz. Peygambere Salât ü Selâm Getirilmeli
ve Fâtiha Sûresi Okunmalı

Dua bitiminde “âmin” ve
Ya Rabbi! Duamı kabul et” (İbrâhim, 14/40) denilmeli, Peygamberimize
salât ve selâm getirilmeli ve Kur’ân’ın ilk
sûresi olan Fâtiha sûresi okunmalıdır.

Usul ve adabına uygun bir dua; sadece dil ve dudaklarla
yapılmaktan ibaret olmamalı, kalp ve rûh da duaya
katılmalıdır. Eller, dil ve gönül hep birlikte Allah’a yönelmelidir.
Dua esnasında korku ve ümit birlikte bulunmalı,
candan ve yalvararak, ihlâs ve samimiyetle istenmelidir.
Dua gönülden, gizlice ve alçak sesle, günahlara pişmanlık
duyularak, kıbleye yönelerek ve Allah’ın adıyla başlanarak
yapılmalı, dua esnasında dinî şuur yoğunlaştırılmalı,
kabulü için acele edilmemelidir. Duanın kabul edileceğine
inanılarak ısrarla duaya devam edilmelidir. Ayrıca isteğini
Allah’a arz etmeden önce Allah’a hamd-ü senâ, Peygamberimize
de salât-ü selâm getirmelidir. Abdest alınmalı
(Tirmizî, De’avât, 125), mümkünse kıbleye dönülmeli, dua cümleleri
üç defa tekrar edilmelidir.