Salavat Getirmenin Faziletleri Hakkında Hadis-i Şerifler

Salavat Getirmenin Faziletleri Hakkında Hadis-i Şerifler

Salavat Getirmenin Faziletleri Hakkında
Salavat Getirmenin Faziletleri Hakkında

Allah Resulü(s.a.v.) buyuruyor:

“Dua ile sema arasında bir engel vardır.Üzerime salavat getirilince engel açılır, DUA YERİNE ULAŞIR.”

“Üzerime bir günde bin defa salavat getiren kimseye cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez.”

“Bana en yakın olanlar, üzerime en çok salavat getirenler olacaktır.”

“Her kim, farz namazını kıldıktan sonra bana on defa salevat okursa, Allah Teala, onun namazını kabul buyurur. Onun bu namazını Adem’e secde eden meleklerden daha üstün meleklerin makamı olan İlliyyine ulaştırır.O makamdan bir melek şöyle seslenir:

-Artık dileğin neyse dile, her dileğin yerine getirilecektir.”

Vefatımdan sonra sizden kim bana selam gönderirse Cebrail(a.s.) gelir ve bana şöyle der:
-Ya Muhammed! Ümmetimden falan kimsenin sana selamı var.Bana karşılık ben şöyle selam alırım:
-Benden de ona selam olsun.Ayrıca onun için Allah’tan rahmet ve bereket diliyorum.”

“Kim altından kalkamayacağı güç bir işle karşı karşıya gelirse, üzerime çok çok salavatı şerife getirsin.Çünkü Allahü Teala, üzerime getirilen salavat-ı şerife sebebi ile onun sıkıntılarını, kederlerini giderir, rızkını çoğaltır, Allah’ın yardımı ile muradına nail olur.”

“Kıyamet gününde, katımda insanların en değerlisi, bana en çok salatü selam getirenlerdir.”

Allah Resulü(s.a.v.) buyuruyor:
“İsmimi duyunca salavat getirmeyen insanların en cimrisidir.”

“Adımı duyunca salavat getirmeyen, insanların en acizidir.”

“Üzerime salavat getirmeden dağılan bir topluluk pişman olacaklardır.”

“Adımı duyunca salavat getirmeyen, insanların en acizidir.”

“Üzerime salavat getirmeden dağılan bir topluluk pişman olacaklardır.”

“Adımı duyunca salavat getirmeyen, yüzü koyun sürünsün.”

“Üç kişi yüzümü göremeyecektir.Ana babasına isyan eden, sünnetimi terk eden, üzerime salavat getirmeyen.”

“Adımı işitip te salavat getirmeyen, sonu mutsuz kimsesizdir.”

“Cuma günü ve geceleri üzerime yüz defa salavat getirenin Allah Teala otuzu dünyaya, yetmişi ahirete ait olmak üzere yüz hacetini kabul eder.”

“Sırat üzerinde kalmış hurma yaprağı gibi tirtir titreyen bir adam gördüm. O anda üzerime getirdiği salavat-ı şerife gelip bu durumdan onu kurtardı.”

“Meclislerinizi salavat ile süsleyiniz.”

“Cuma günü üzerime seksen defa salavat getirenin seksen senelik günahı affolunur.”

“Karşılaşan iki mü’min salavat getirerek musafaha ederlerse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.”

“Üzerime yüz defa salavat getirene, Allah(c.c.) bin defa rahmet nazarı ile bakar.İştiyakla daha fazla getiren için kıyamet gününde şefaat ve şahitlik ederim.”

“Üzerime salavat getirirseniz, Allah ta sizin üzerinize salavat getirir.”

“Cuma günü kim bana seksen kere salat getirirse seksen yıllık günahı bağışlanır.Kim de günde beş yüz defa bana salavat getirirse asla kimseye muhtaç olmaz.”

“Muhammed isminin anıldığı yerde, işten kimse hemen kendine gelip baş parmağı ile yanındaki parmağını gözlerine sürüp üzerinde gezdirirse, artık o kimse hiç göz ağrısı görmez, onun gözlerine zarar gelmez.”
“Eğer kalplerin öldüğü gün kalbinin ölmesini istemiyorsan, bir günde on defa şu ilahi isimleri oku: “Ya Hayyu ya Kayyum” Sonra hiç yorulmadan bana her gün salavat getir.”

Allah Teala buyuruyor:
-Ey Muhammed’im! Arş-ı A’la’dan yedi kat yerin altına kadar bütün mülkümü sana feda ettim.Onların hepsi benim rızamı istiyorlar.”

Hazreti Aişe(r.anha) validemiz şöyle buyuruyorlar:

“-Bir hacet gidermenin anahtarı, hacet arz etmeden önce sunulan hediyedir.” Sözlerine devam ederek: “Allah’a hamd ü senada bulunarak O’nun rızasını almış oluruz.

Efendimiz(s.a.v)’e salat ve selamda bulunursak o hacetin gerçekleşmesinde, Allah katında bizlere şefaat ve yardımını sağlamış oluruz. Zira Hakk Teala Kitabı’nda şöyle buyururyor:

“Allah’a yaklaşmak için vesileler arayın.”

Salavat getirmenin fazileti hakkında İmam-ı Şarani Hazretleri şöyle buyuruyorlar:

“-Büyük veli Aliyyül Havass’ın şöyle konuştuğunu duymuştum”: “Allah’tan bir şey isteyeceğiniz zaman,Allah Resulü(s.a.v.)’in adıyla o şeyi isteyiniz ve şöyle dua ediniz”:
“Ey Allah’ım! Sevgili Peygamber’in Muhammed Mustafa(s.a.v.) hürmetine senden şunu isterim.” Şeklinde dileğinizi arz ediniz. Çünkü Allah’ın bir meleği vardır ki, bu isteğinizi anında Efendimiz (s.a.v.)’e bildirir ve O’na: “Filanca kişi, şu haceti için senin Allah katında aracı olmanı istemektedir.” der.

Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dua ve istekleri Allah Teala tarafından geri çevrilmez.”

Peygamber (s.a.v.)’e salat getirmek, aynı zamanda cennette onunla buluşup sohbet etmeyi sağlar.

Şeytan çok ibadetlere el uzatır, lakin salavatı şerifeye el uzatamaz. Çünkü Ruhaniyet-i Peygamberi, salavat-ı şerife getirilen yerde bulunur.

Hazreti Peygamber’in feyz ve ruhaniyetinden istifade etmek için mübarek salavat-ı şerifeler iştiyakla çokça okunmalıdır.Emeği az,derecesi çok yücedir.
Dileği olan bir kimse ihlaslı kalp ile Resulü Ekrem(s.a.v.)’in üzerine 1000 defa salat ü selam getirirse, Allah onun dileğini yerine getirir.

ALLAH RESULÜ’NÜ SEVMENİN ALAMETLERİ

1.Her halinde ve bütün hareketlerinde ona uymak; sünneti ile amel etmek.Edebiyle edeplenmek. Ahlaklanmak. Boyasına boyanmak.Men ettiği şerlerden uzak olmak. Neşesinde, teessüründe ve her işinde onun yolundan ayrılmamaktır.

2.Onu çok anmak, mübarek ismini dilinden bırakmamaktır.Zira: “Kim bir şeyi çok severse, onu anar.”buyurulmuştur.

3.Ona kavuşmayı iştiyakle arzu etmek: ölümden korkmamaktır.Çünkü sevenler sevdiklerine kavuşmayı candan arzu ederler.

4.Efendimiz (s.a.v.) anıldığı zaman hürmet ve ta’zimde bulunmak, salavat-ı şerife getirmek. Zatı kadar ismine ve yadına da sevgi duymaktır.Sahabe-i kiram, onun ismi anılınca tüyleri ürperir, yanındaymış gibi huşu duyar, ağlardı.

5.O’nun sevdiği her şeyi kayıtsız şartsız sevmek. Bilhassa ehli beytine noksansız muhabbet duymak.Bütün sahabeyi, sevgi ve hürmetle anmak,hiçbirine buğzetmemektir.Hususi ile amcaları Hazma ve Abbas, torunları :Hasan ve Hüseyin (r.anhüm) hazretlerine, çoşkun sevgiyle bağlı olmak, imana gıdadır.

6.Allah’a ve Resulü’ne buğzedenlere buğzetmek, düşmanlarını sevmemek. Onun dini ve sünnetine hakaret edenlerden ve ehl-i bidatten nefretle uzaklaşmak.Velev onlar,babaları bile olsalar.

7.Kuran-ı Kerim’i çok sevmek, hükümlerine uymak.Emirlerini tutup nehiylerinden kaçmak.Kuran ahlakı ile ahlaklanmaktır.Çünkü Aişe(r.anha) validemiz: “Resulüllah (s.a.v.)’ın ahlakı Kur’an’dı.”diyor.Onu çok okumak ve çocuklarına okutmak da bu sevginin şartıdır.

Büyük velilerden Abdullah Tüsteri Hazretleri diyor ki : “Allah sevgisinin alameti Kur’an’ı sevmek, Kur’an sevgisinin alameti Resulüllah (s.a.v.)’ı sevmek. Resulüllah (s.a.v.)’ı sevmenin alameti sünnetini sevmek, sünnet sevgisinin alameti ahireti sevmek ve dünya sevgisini kalbe sokmamak.Bunun alameti ise; ebedi hayata hazırlanmaktır.”

SALAVAT-I ŞERİFELER HUSUSUNDA KISSALAR

Süfyan-ı Servi anlatıyor:

“Kabe-i Mükerreme’yi tavaf ediyordum.Her adımında salavat-ı şerife getiren bir kimseyi gördüm.Ona sordum:

-Her makamın bir duası vardır.Neden dua etmez de hep salavat-ı şerife getirirsin?”

O kimse bana cevap olarak dedi ki:

-Hac niyeti ile babamla beraber yola düştük.Yolda, babam vefat etti.Birdendire,yüzü simsiyah, gözleri gök gök ve başı hınzır başına döndü.Yanımızda bulunanlardan utandığım için konuyu kimseye açamadım.Gece oldu.Babamın yüzünü örttüm ve büyük bir şaşkınlık içinde ne yapacağımı düşünürken uykum geldi.

Rüyamda çadırın içinde birisinin girdiğini gördüm.O güne kadar onun kadar güzel yüzlü kimseyi görmemiştim.Güzel kokusu yalnız bizim çadırı değil,her yeri doldurdu.İzzet ve vakar ile gelip, babamın başucuna oturdu.Yüzünden perdeyi kaldırdı. Mübarek elini, babamın yüzüne sürdü.Birden üzüntüm sevince, zulmetim nura tebdil oldu.Çünkü babamın yüzü evvelkinden daha güzel olmuştu.O zat kalktı,gitmeye hazırlanırken,ona:

-Kimsiniz? Diye sordum.Beni ve babamı, bu gurbet diyarında, bu büyük beladan ve halk içinde utanmaktan kurtardınız. O zat:

-Sen beni tanımaz mısın? Ben sahibül Kur’an, Muhammed Mustafa (s.a.v.)’yım.Senin baban, gerçi günahkar idi.Lakin , bana çok salavat getirirdi.Böyle bir musibete düçar olduğunu, bunun salavat-ı şerifesini bana getiren melek gelip haber verdi.Ben de gelip, onu bu beladan kurtardım.

Uykudan uyandığım zaman, çadırın içi güzel koku ile dolmuştu.Babamın yüzünü açtım,yüzü nurlanmış, gözleri ve rengi güzelleşmişti.Bundan böyle artık ol hazreti seyyidil beşerin salavat-ı şerifesiyle devamlı meşgul olacağım .Ta ki şefaatine nail olayım ve bütün tehlikelerden korunayım.

Adamın biri salavat-ı şerife getirmek hususunda tembel ve gayretsizmiş.Bir gece rüyasında,Resulüllah(a.s.)’ı görmüş.Fahr-i kainat Efendimiz kendisine hiç iltifat buyurmamışlar.Mübarek yüzlerini, başka tarafa çevirmişler.Adamcağız, ağlayıp sızlayarak:

-Ya Resulallah! Bana kızmana sebep nedir? Diye sormuş.

Hazreti Peygamber (s.a.v.):

-Ben seni tanımıyorum,buyurmuş.

O kimse de: “Aman ya Resulalllah! Ben senin ümmetinden bir dertliyim.” demiş. “Hem alimlerden işittiğime göre: Ben,ümmetimi kişinin evladını bildiğinden ziyade bilirim.” Buyurmuşsunuz Beni nasıl tanımazsın?

Hazreti Fahr-i Alem cevaben:

-Gerçekten öyledir.Ama ,sen bana salevat getirmiyorsun.Ben ümmetimi getirdiği salavat kadar tanırım, buyurmuş.

Adamcağız, korku ve dehşet içinde uyanmış ve o günden sonra , her gün yüz defa salavat-ı şerife getirmeyi adet edinmiş.Günlerden bir gün, yine rüyasında Hazreti Peygamber (s.a.v.)’i görmüş ve şu müjdeyi almış:
-Seni tanıyorum,ahirette sana şefaat edeceğim.

Allah Resulü(s.a.v.) buyuruyor:

Vefatımdan sonra sizden kim bana selam gönderirse Cebrail(a.s.) gelir ve bana şöyle der:

-Ya Muhammed! Ümmetimden falan kimsenin sana selamı var.Bana karşılık ben şöyle selam alırım:

-Benden de ona selam olsun.Ayrıca onun için Allah’tan rahmet ve bereket diliyorum.”

Resulüllah (s.a.v.)’a salavat okumanın faziletini anlamak istiyorsan Allah Teala’nın şu emrine bak ve iyi düşün:

“Allah ve melekleri peygambere salavat okurlar.Ey iman edenler!Siz de ona salavat getiriniz ve tam bir teslimiyetle selam veriniz.”

Diğer ibadetler için Allahü Teala, sadece kullarına emir verdi.Ama resulallah’a salavat böyle olmadı.Önce bizatihi kendisi ona salavat okudu ve ona salavat okumak için melekelere emir verdi.Bundan sonra da mü’minlere salavat okumaları emrini verdi.İşte,bundan anlaşılıyor ki, Resulüllah’a salavat, çok faziletli bir ibadettir.