Kuran-ı Kerim'de Peygamberimize Öğretilen Tevekkül Duası

Kuran-ı Kerim'de Peygamberimize Öğretilen Tevekkül Duası

Kuran-ı Kerim’de Peygamberimize Öğretilen Tevekkül Duası
Kuran-ı Kerim’de Peygamberimize Öğretilen Tevekkül Duası

Peygamber Efendimiz (S.A.S), ilk muhatapları olan müşrik Mekke halkını İslam’a davet etmiş, onların Müslüman olması için her türlü gayreti sarfetmiştir.Kuran-ı Kerim'de Peygamberimize Öğretilen Tevekkül Duası

Tevekkül Duâsı

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ilk muhatapları olan müşrik Mekke halkını İslam’a davet etmiş, onların Müslüman olması için her türlü gayreti sarfetmiş, çoğunluk kabul etmeyince de çok üzülmüştür. Bunun üzerine Yüce Allah da, peygamberini teselli etmiş, görevinin sadece tebliğ etmek olduğunu Kur’ân’da defalarca kendisine bildirmiş, iman etmekten yüz çevirirlerse şöyle duâ etmesini emretmiştir:

حَسْبِيَ اللهُ لَا إِلهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُـوَ رَبُّ الْعَـرْشِ الْعَـظِـيـم

Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm

“Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na tevekkül ederim. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.” (Tevbe, 9/129)

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim her gün sabah akşam yedişer defa:

حَسْبِيَ اللهُ لَا إِلهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُـوَ رَبُّ الْعَـرْشِ الْعَـظِـيـم

“Allah bana yeter, O’ndan başka ilâh yoktur. O’na tevekkül ettim; O, Arş-ı Azîm’in Rabbi’dir.” diye duâ ederse, ister sâdık olarak okusun, isterse kâzib olarak okusun, onu üzen dünya ve âhiret her ihtiyacında Cenab-ı Allah ona kafîdir.”

Ayetin meali: “Resulüm! Eğer -büyük bir şefkat ve samimiyetle kendilerine ders vermek istediğin- adamlar, yine de aldırmaz, senden yüz çevirirlerse, de ki: Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.”(Tevbe, 9/129).

Bu ayette, bütün dünyaya karşı meydan okuyan Hz. Muhammed (a.s.m)’i, hadsiz düşmanları karşısında zaafa düşmemesini tavsiye eden, onun koruyucusunun Allah olduğunu ders veren, ona dayanmasını, güvenmesini söyleyerek teselli eden bir muhteva söz konusudur.

- “Eğri doğru ne isteği varsa Allah kabul eder” ifadesi, bir temenniden ibarettir. Yoksa, “Allah, şu duayı mutlaka kabul eder” demek, isabetli bir hüküm değildir. Çünkü, hiç kimse, Allah’ın yerine hüküm verme yetkisine sahip değildir. Kur’an’da “Her duaya icabet var” denilmekte, “her duanızı kabul ederim” ifadesine yer verilmemektedir. İcabet etmek, dua eden kulun sesini işitmek, çağrısını duymak, arzusuyla yakından ilgilenmek anlamına gelir. Arzulanan şeyi verip vermemek Allah’ın hikmetinin uygun görüp görmemesine bağlıdır.

Bir hasta, bazen midesini tahriş eden bir ilaç isteyebilir, ama uzman doktor bunu vermez.. Allah da şöyle buyuruyor: “Olur ki, hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur, olur ki, hoşlanıp arzu ettiğiniz bir şey de sizin için şerli/kötü olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz.”(Bakara, 2/216).

Ebu Davud'un süneninde rivayet olunduğuna göre; Ebu'd-Derdâ Hazretleri demiştir ki, "Her kim sabah ve akşam yedi kere bu ayeti okursa, Allah Teâlâ o kulun önemsediği şeylere kifâyet eder". (Suyuti, ed-Dürrü'l-mensur, 4/334; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini, ilgili ayetlerin tefsiri)

Yedi defa okunmasının sırrına gelince; Ayetin merkezinde oturan cümle “hasbiyellah” dır.

a. “Allah bana yeter” mealindeki “hasbiyellah” cümlesine kadar yedi kelime kullanılmıştır. Buna bir tevafuk düşünülmüş olabilir.

b. Okunmayan vasıl elifi hariç, “hasbiyellah” cümlesinin yedi harfi vardır. Bu sayı göz önünde bulundurulmuş olabilir.