Nefes darlığından kurtulmak için

Nefes darlığından kurtulmak için
Nefes darlığından kurtulmak için

Nefes darlığından şikayet eden, her gün 1 bardak suya suya 526 kere “YÂ ŞEKÛR celle celâlühû” ve şifa ayetlerini okuyup bu suyu içerse, şikayetleri kaybolur.

إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء
Şüphesiz Rabbim duaları işitendir (İbrahim suresi 39. ayet)

Kaynak : Çelik yayın evi Duaların Esrarı

Not : Önce hastalığınız için bir doktora danışmalı, doktorun gerekli gördüğü tedaviyi yaptıktan sonra bu dualarla Yüce Allah’tan iyileşmeyi dileyebilirsiniz.

Şifa ayetleri :
Tevbe Suresi 14 ve 15. ayetler
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ
وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ وَيَتُوبُ اللّهُ عَلَى مَن يَشَاء وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Okunuşu :
Kâtilûhum yuazzibhumullâhu bi eydîkum ve yuhzihim ve yansurkum aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu’minîn. (mu’minîne) Ve yuzhib gayza kulûbihim, ve yetûbullâhu alâ men yeşâu, vallâhu alîmun hakîm. (hakîmun)
Anlamı :
“Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, Mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah, dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe, 14/15)

Yunus Suresi 57. ayet
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Okunuşu :
Yâ eyyuhân nâsu kad câetkum mev’ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu’minîn. (mu’minîne)
Anlamı :
“Ey insanlar! İşte size Rabbiniz’den bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kuran) geldi.” (Yunus, 57)

Nahl Suresi 69. ayet
ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ
شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Okunuşu :
Summe kulî min kullis semerâti feslukî subule rabbiki zululen, yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn. (yetefekkerûne)
Anlamı :
“Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.” (Nahl, 69)

İsra Suresi 82. ayet
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
Okunuşu :
Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ. (hasâran)
Anlamı :
“Biz Kur’an’dan, Müminler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.” (İsrâ, 82)

Şuara Suresi 80. ayet
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Okunuşu :
Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni.
Anlamı :
“Hastalandığımda da O bana şifa verir.” (Şuarâ, 80)

Fussilet Suresi 44. ayet
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى
وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
Okunuşu :
Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuhu, e a’cemiyyun ve arabîyyun, kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yu’minûne fî âzânihim vakrun ve huve aleyhim amâ(amen), ulâike yunâdevne min mekânin baîd. (baîdin)
Anlamı :
“Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun ayetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifadır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” (Fussilet , 44)