Regaib Gecesi

Regâib Gecesi 

Regaib Gecesi
Regaib Gecesi

Receb ayının ilk Cum’a gecesine “Regâib gecesi” denir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cum’a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, dahâ kıymetli olmakdadır. Regâib gecesinin kıymeti, çeşidli hadîs-i şerîfler ile bildirilmişdir. 

Allahü teâlâ, bu gecede mü’min kullarına ragîbetler ya’nî ihsânlar, ikrâmlar yapar. O gece yapılan duâ reddolmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevâb verilir. O geceye hürmet edenleri affeder.

Regâib kandilinin, Resûlullah efendimizin babası Hz. Abdullah’ın evlendiği gece ile hiçbir ilgisi yoktur. Memleketimizde ve birçok İslâm memleketlerinde, bir asırdan beri, Abdullah’ın evlendiği geceye, Regâib kandili ismini veriyorlar. Regâib gecesine böyle ma’nâ vermek doğru değildir.

Böyle söylemek, Resûlullah efendimizin dokuz aydan önce dünyayı teşrîf etmiş olduğunu bildirmek olur ki, bu da, noksanlık ve kusûrdur. Her bakımdan, her insanın üstünde ve her bakımdan kusûrsuz olduğu gibi, Amine vâlidemizi nûrlandırdığı zaman da, noksan ve kusûrlu değildi. Bu zamanın noksan olması, tıp ilminde ayıp ve kusûr sayılmaktadır.

Receb ayı, kıymetli aylardan olduğu için her gecesi kıymetlidir. Her cum’a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince daha kıymetli olmaktadır. Regaib Gecesi’nin kıymeti, çeşitli hadîs-i şerîfler ile bildirilmiştir. İşte bu gece, bu kıymetli gecedir.

Peygamber efendimiz, “Receb-i şerefin ilk cum’a gecesinden gafil olmayın!” buyurdu.

Regâib gecesinden gâfil olma!

Bir defasında, Peygamber efendimiz, Receb ayında tutulacak oruçların fazîletini anlatıyordu. Orada bulunanlardan, yaşı ve pîr-i fânî bir zât ayağa kalkıp:
– Yâ Resûlallah, ben Receb ayının hepsini oruç tutamam, dediğinde; Peygamber efendimiz:

– Sen Receb ayının birinci, onbeşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevâbına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i şerîfin ilk cum’a gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i muazzama etrafında toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben:

“Ey meleklerim dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar:
“Yâ Rabbî, istediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allahü teâlâ:
“Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim buyurur.”

Recebin ilk Cum’a gecesini ihyâ edene (saygı gösterene), Allahü teâlâ kabr azâbı yapmaz. Duâlarını kabûl eder. Yalnız, yedi kimseyi afv etmez ve duâlarını kabûl etmez: Fâiz alan veya veren, müslümanları aşağı gören, anasına, babasına eziyyet eden, karşı gelen çocuk, müslüman olan ve islâmiyyete uyan kocasını dinlemiyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı san’at edinenler, livâta ve zinâ edenler, beş vakt nemâzı kılmıyanlar.

Bunlar, bu günâhlardan vaz geçmedikce, tevbe etmedikce, duâları kabûl olmaz. Ananın, babanın, kocanın, hiç kimsenin, islâmiyyete uymıyan emri dinlenilmez, yapılmaz. Fakat, anaya, babaya, yine tatlı söylemek, onları incitmemek lâzımdır. Ana baba kâfir ise, onları kiliseden, meyhâneden, sırtda taşıyarak bile, geri getirmek lâzımdır. Fakat, oralara götürmek lâzım değildir.

Mübârek geceler, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ kullarına çok acıdığı için ba’zı gecelere, ba’zı günlere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, günlerdeki duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir.

Bu geceleri ihyâ etmeli, ya’nî kazâ namazı kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ ve tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölmüşlere de hediye etmelidir. Gündüzleri de oruç tutmalıdır. Bu gecelere saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememekle olur.

Bir an evvel kazâ borçlarından kurtulmak için çalışmalıdır. Kazâ borcu olanın, nâfile ibâdetlerle meşgul olması uygun değildir. Nâfile ibâdetlerin sevâbına kavuşabilmek için, farzları yapmak ve farz borçlarını bitirmek, harâmdan sakınmak lâzımdır.

Mübârek günlerde ve aylarda yapılan duâlar kabûl edildiği gibi, bu aylarda yapılan bedduâlar da reddolunmaz. Bunun için, büyükleri, bilhassa ana-babayı üzmemeli, onların bedduâsını almamalıdır. Bu geceyi fırsat bilip, büyüklerimizi ziyâret etmeli, onların gönüllerini ve hayır duâlarını almalıdır.

Yakınları uzakta olanlar, telefonla arayıp kandillerini tebrik etmelidir. Bütün Müslümanlar, mübârek günlerde, gecelerde birbirlerini arayıp tebrikleşmelidir.