Tilavet Secdesi ve Tilavet Secdesi Duası

Tilavet Secdesi ve Tilavet Secdesi Duası
Tilavet Secdesi ve Tilavet Secdesi Duası

Tilavet secdesi duası

سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ

okunuşu ;
semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru).

Manası :
ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana’dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).”

Tilavet Secdesi Nedir?
Kur’an okuyan veya dinleyen bir kimse, 14 yerde bulunan, secde Âyetlerinden birini okursa veya duyarsa, secde etmesi gereklidir.

Secde Âyetleri Hangileridir?
Secde ayetleri, Kur’an-ı Kerimin 14 yerinde mevcuttur ve aşağıdaki surelerin belirtilen ayetlerindedir .

1-) A’raf Sûresi: 206. âyet

إِنَّ الَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ

İnnellezîne inde rabbike lâ yestekbirûne an ibadetihî ve yusebbihûnehu ve lehu yescudûn
Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tespih ederler ve yalnız O’na secde ederler.

2-) Ra’d Sûresi: 15. âyet

وَلِلّهِ يَسْجُدُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلالُهُم بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ

Ve lillâhi yescudu men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve zilâluhum bil guduvvi vel âsâl.
Yerdekiler ve göktekiler ve onların gölgeleri, sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah’a secde ederler.

3-) Nahl Sûresi: 49. âyet

وَلِلّهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مِن دَآبَّةٍ وَالْمَلآئِكَةُ وَهُمْ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ

Ve Lillahi yescüdü ma fiys Semavati ve ma fiyl Ardı min Dabbetin vel Melaiketü ve hüm la yestekbirun;
Semâlar ve arzda bulunan (hareket eden tüm) canlılar ve melâike (ruhanî ve cismanî âlemlere ait varlıklar ve kuvveler), hiç kibirlenmeksizin (benliğe kapılmaksızın) Allah’a secde ederler (Allah’a mutlak teslimiyet hâlindedirler).

4-) İsrâ Sûresi: 107. âyet

قُلْ آمِنُواْ بِهِ أَوْ لاَ تُؤْمِنُواْ إِنَّ الَّذِينَ أُوتُواْ الْعِلْمَ مِن قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَى عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلأَذْقَانِ سُجَّدًا

Kul âminû bihî ev lâ tu’minû, innellezîne ûtûl ilme min kablihî izâ yutlâ aleyhim yahırrûne lil ezkâni succedâ.
De ki: “O’na inanılsın veya inanılmasın, O’ndan önce kendilerine ilim verilen kimseler, onlara (Kur’ân’ın secde âyetleri) okunduğu zaman, secde ederek çeneleri (alınları) üstüne kapanırlar.”

5-) Meryem Sûresi: 58. âyet

أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَن خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا

Ulâikellezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve bukiyyâ.
İşte onlar, Allah’ın kendilerine ni’met verdiği nebîlerdendir. Âdem (A.S)’ın zürriyyetinden (neslinden) ve Nuh (A.S)’la beraber taşıdıklarımızdan ve İbrâhîm (A.S) ve İsrail (A.S)’ın zürriyyetinden ve Bizim hidayete erdirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendir. Onlara, Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlardı.

6-) Hac Sûresi: 18. âyet

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاء

E lem tera ennallâhe yescudu lehu men fîs semâvâti ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devâbbu ve kesîrun minen nâs, ve kesîrun hakka aleyhil azâb, ve men yuhinillâhu fe mâ lehu min mukrimin, innallâhe yef’alu mâ yeşâu.

Göklerde ve yeryüzünde olan kimseler, Güneş, Ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar ve (yürüyen) hayvanlar ve insanlardan çoğu; görmüyor musun (görmedin mi) ki Allah’a secde ediyorlar. (İnsanların) çoğunun üzerine azap hak oldu ve Allah, kimi zayıf düşürürse (alçaltırsa) artık ona ikram eden yoktur. Muhakkak ki Allah, dilediğini yapar.

7-) Furkan Sûresi: 60. âyet

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا

Ve izâ kîle lehumuscudû lir rahmâni kâlû ve mâr rahmânu e nescudu li mâ te’murunâ ve zâdehum nufûrâ.
Ve onlara “Rahmân’a secde edin!” dendiği zaman: “Rahmân nedir? Senin bize emrettiğin şeye mi secde edeceğiz?” dediler. Ve (bu emir sadece) onların nefretlerini artırdı.

8 ) Neml Sûresi: 25. âyet

أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ

Ellâ yescudû lillâhillezî yuhricul hab’e fîs semâvâti vel ardı ve ya’lemu mâ tuhfûne ve mâ tu’linûn.

Göklerde ve yerde saklı olanı (meydana) çıkaran ve sizin sakladığınızı da açıkladığınızı da bilen Allah’a, nasıl secde etmezler?

9-) Secde Sûresi: 15. âyet

إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا الَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

İnnemâ yu’minu bi âyâtinellezîne izâ zukkirû bihâ harrû succeden ve sebbehû bi hamdi rabbihim ve hum lâ yestekbirûn.

Fakat Bizim âyetlerimize îmân edenler (âmenû olanlar) onlardır ki, (âyetlerimiz) zikredildiği zaman (hemen) secde ederek yere kapanırlar. Ve Rab’lerini hamd ile tesbih ederler ve onlar kibirlenmezler.

10-) Sâd Sûresi: 24. âyet

قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ/

Kâle lekad zalemeke bi suâli na’cetike ilâ niâcihî, ve inne kesîran minel huletâi le yebgî ba’duhum alâ ba’dın illâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve kalîlun mâ hum, ve zanne dâvûdu ennemâ fetennâhu festagfera rabbehu ve harra râkian ve enâb.

(Dâvud a.s): “Andolsun ki, koyunlarının (arasına) senin koyununu istemekle sana zulmetti.” dedi. Ve muhakkak ki ortaklardan çoğu, mutlaka birbirlerinin hakkına tecavüz ediyorlar. Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar hariç. Onlar ne kadar az! Ve Dâvud (a.s), onu imtihan ettiğimizi zannetti. Bunun üzerine Rabbinden mağfiret istedi ve rüku ederek secdeye kapandı. Ve Rabbine yöneldi (sözleriyle ve Rabbini görerek Allah’a ulaştı ve cevap aldı).

11-) Fussilet Sûresi: 37. âyet

وَمِنْ آيَاتِهِ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ لَا تَسْجُدُوا لِلشَّمْسِ وَلَا لِلْقَمَرِ وَاسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ

Ve min âyâtihil leylu ven nehâru veş şemsu vel kameru, lâ tescudû liş şemsi ve lâ lil kameri vescudû lillâhillezî halakahunne in kuntum iyyâhu ta’budûn.

Gece ve gündüz, Güneş ve Ay, Allah’ın âyetlerindendir. Güneş’e ve Ay’a secde etmeyin. Eğer sadece O’na (Allah’a) kul olduysanız, onları yaratan Allah’a secde edin.

12-) Necm Sûresi: 62. âyet

فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا

Fescudû lillâhi va’budû.
Artık Allah’a secde edin ve (O’na) kul olun!

13-) İnşikak Sûresi: 21. âyet

وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ

Ve izâ kurie aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn.
Ve onlara Kur’ân okunduğu zaman secde etmezler.

14-) Alak Sûresi: 19. âyet

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ

Kellâ, lâ tutı’hu vescud vakterib.
Hayır! Ona itaat etme ve secde et ve (Allah’a) yakın ol!

Tilavet Secdesi Nasıl Yapılır?

Kur’an okuyan veya dinleyen bir kimse, 14 yerde bulunan, secde âyetlerinden birini okursa veya duyarsa, secde etmesi gereklidir (Hanefi mezhebine göre vaciptir).
Tilavet secdesi yapmak için abdestli olunulur ve de kıbleye yönelinir.
Daha sonra niyet edilir (Ya Rabbi niyet ettim senin rızan için tilavet secdesi yapmaya).
Niyetten sonra “Allahu Ekber” diye tekbir getirilerek direk olarak secdeye gidilir (Eller havaya kaldırılmaz ruku yapılmaz veya ayakta başba bir şey okunmaz).
Secdede en az 3 kerre “Subhane rabbıyel’A’la” denilir.
Bir secde yapıldıktan sonra yine “Allahu Ekber” diye tekbir getirilerek ayağa kalkılır.
Dua gibi eller kaldırılarak; Bakara Sûresinin 285. âyetindeki “Semi’na ve ata’na ğufrâneke Rabbenâ ve ileykel masîr” ayeti celilesi okunarak eller yüze sürülür.
Bu şekilde tilavet secdesi yapılmış olunur.

Secde Âyetlerinden birini eğer Namaz esnasında okunmuş ise iki seçenek vardır :

Secde ayetinin ardından başka ayet okumaksızın rükuya giderek namaza devam eden kişinin üzerinden tilavet secdesi sakıt olmuş olur. Namazda yapacağı o secde aynı zamanda tilavet secdesi yerine geçer,
Ancak; Secde âyetinden sonra zammı sûreye devam edilecekse, direk olarak secdeye varılır, secde duaları (Subhane rabbıyel’A’la) okunur ve secdeden sonra ayağa kalkarak zammı sûreye kaldığı yerden devam eder.

Tilavet Secdesi İle İlgili Bazı Hususlar :

Bir kimse farklı yerlerdeki secde ayetlerini okumuş veya dinlemiş ise hepsi için ayrı ayrı secde yapması gerekir.
Aynı secde ayetini bir mecliste tekrar tekrar okuyan veya dinleyen bir kimsenin bir defa tilavet secdesi yapması kafidir.
Tilavet secdesinde el kaldırmak, teşehhüd ve selam yoktur.
Tilavet secdesi okuyana ve dinleyene vaciptir. Dinleyen kimse, dinlemeyi kasdetmiş olsa da, olmasa sa kendisine tilavet secdesi gereklidir.
İmama uyan kimse, secde ayetini, imamdan işitmese bile, imamın o ayeti okumuş olmasından dolayı, kendisine de tilavet secdesi gereklidir.